Necmrttin-i Kübra(1145‐1221)
NECMEDDÎN‐İ KÜBRÂ (1145‐1221)
Harezm bölgesinde irşâd faaliyetlerinde bulunmuş dikkate değer bir mutasavvıftır. Gerek yetiştirdiği halifeleri ve gerekse verdiği eserlerle tasavvuf tarihinde adından sıkça söz ettirmektedir.
Şeyh Necmeddîn‐i Kübrâ’nın birçok eseri vardır. Bunlar içerisinde “Fevâihu’l‐Cemâl ve Fevâtihu’l‐Celâl” dir. Kitab şeyhin bir takım mânevî tecrübelerinin yazıya aktarılmasından meydana gelmiştir. kitap, seyr‐u sülûk yapan sâlikin makamlar, haller, vâkıalar ve özellikle de halvet esnasında tecrübe edeceği algılar, görüntüler ve haller hakkında bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
Allah Teâlâ’ya şükürler olsun ki, bize başkalarıyla meşgul olmaktan emin kıldı. Bize seyr ü sülûkün alâmet ve işaretlerini gösterdi.
Ey Sevgili, iyi bil ki; Allah Teâlâ, sevdiği ve razı olduğu için seni başarıya ulaştırdı. Murâd, Allah Teâlâ, mürid ise O’ndan gelen bir nurdur. Allah Teâlâ hiçbir kimseye zulmetmemiştir. Çünkü hepsine kendisinden bir ruh vermiştir. Ve kulu için bir akıl verdiği gibi onlar için “kulak, göz ve kalpler” yaratmıştır.
Allah Teâlâ’nın kendilerinden perdeyi kaldırdığı kimselerin dışında kalan bütün insanlar karanlıktadır. Bu perde kendilerinden ayrı olmadığı gibi, belki kendileridir. Bu ise kendi vücutlarının karanlığıdır.
Ey Sevgili, “iki gözünü kapa ve bak, bakalım ne görüyorsun” Eğer “şu an hiçbir şey görmüyorum” diyorsan, görememedeki hata senden ileri geliyor, demektir.
“Aslında sen o anda görüyorsun.” Fakat “vücut karanlığı” onu senin basiretinden ve gözünden uzaklaştırıyor, bundan dolayı da onu ve görmeği bulamıyorsun.
Eğer Allah Teâlâ’yı bulmak ve görmek istiyorsan vücudundan bir şeyler noksanlaştır, başka bir ifade ile bir takım şeyleri vücudundan uzaklaştır. Bu eksiltme ve uzaklaştırmanın yolu mücâhededir.
Mücâhede : Allah Teâlâ dan başka her şeyi kovarak, öldürerek, cehd ve gayret sarf etmek demektir. Ağyar ise vücuttur, nefistir, şeytandır.
Mücahede ,üç yolla yapılır:
1‐ Gıdaların yavaş yavaş, vücudu alıştıra alıştıra azaltılması. Çünkü vücudun nefis ve şeytanın kuvvet kaynağı gıdadır. Eğer gıda azalırsa bunların saltanat ve hükümdarlığı da azalır.
2‐Seçme, irâde ve ihtiyarı terk etmek. irâdeyi güvenilir, tebliğe yetkili bir şeyh ve mürşide senin için doğru olanı tercih etmesi için fenâ kılmaktır. Çünkü başlangıçta mürid küçük çocuk gibidir. Bulûğ çağına henüz ermemiş olana, israfçı sefih kişilere vasî ve veli tayini veya emrindeki olanlara sultan nasıl gerekiyorsa mürid için de şeyh öyle gereklidir.
3‐Cüneyd Bağdadi kaddese’llâhü sırrahu’l azîzin tarikatı olarak bilinen sekiz şartı yerine getirmektir. Bu şartlar şunlardır.
1. Devamlı abdestli olmak,
2. Devamlı oruçlu olmak,
3. Devamlı susmak,
4. Devamlı halvette bulunmak,
5. Devamlı zikretmek (La ilahe illallah demek),
6. Devamlı şeyhle kalbî rabıta ve bağlılık halinde olmak. Kendi tasarrufunu şeyhin tasarrufunda yok etmek, ilm‐i vakıat (hadiseler) konusunda ondan faydalanmak
7. Devamlı olarak havatırı (kötü fikirleri), akla gelen şeyleri unutmak, onları hatırlamamak,
8. Allah Teâlâ’dan gelen şeye —faydamıza da olsa zararımıza da olsa itiraz etmemek. Yine O’ndan Cenneti istemek veya Cehennemden O’na sığınmak gibi istekleri bir tarafa bırakmak.